İngilizce Gramerde Gerçek Dışı Zaman (Unreal Time) ile Kullanılan Yapılar
Gerçek dışı zaman (Unreal Time), şimdiki zaman, geçmiş veya gelecekte gerçekleşme ihtimali olmayan, hayali ya da varsayımsal durumları ifade etmek için kullanılan gramer yapılarıdır. Bu tür cümleler genellikle "past simple," "past perfect" zamanlarıyla veya "would," "could," "might" gibi modallar ile kurulur. Şimdi, gerçek dışı zaman ile kullanılan temel yapılara bakalım:
Wish / If Only – Pişmanlık ve Keşke Dilekleri
“Wish” ve “If only” yapıları, geçmişte ya da şu anda farklı olmasını istediğimiz durumları ifade etmek için kullanılır.
Örnek:
-
I wish I were taller.
(Gerçekte uzun değilim ama öyle olmayı hayal ediyorum.) -
If only she had studied harder, she would have passed the exam.
(Daha çok çalışsaydı, sınavı geçebilirdi. Ama çalışmadı ve sınavı geçemedi. Burada geçmişle ilgili bir pişmanlık söz konusu.)
It’s (High) Time – Gecikmiş Eylemler İçin
“It’s time” ifadesi, birinin bir şeyi yapmasının zamanı geldiğini belirtmek için kullanılır. Eğer vurguyu güçlendirmek istersek “It’s high time” şeklinde de kullanabiliriz. Cümlede fiilin past simple (geçmiş zaman) halinde kullanılması sizi yanıltmasın; bu yapı aslında şimdiki zaman veya geleceği ifade eder.
Örnek:
-
It’s time you went to bed.
(Hala uyanıksın ama çoktan yatmış olmalıydın.) -
It’s high time we did something about climate change.
(İklim değişikliği hakkında bir şeyler yapmanın vakti geldi de geçiyor.)
Would Rather – Tercih Bildirme
“Would rather” yapısı, şu an veya gelecekte farklı bir şeyin olmasını tercih ettiğimizi anlatmak için kullanılır.
Örnek:
-
I would rather you didn’t smoke here.
(Gerçekte sigara içiyorsun ama ben burada içmemenizi tercih ederim.) -
She would rather he studied medicine.
(O, onun tıp okumasını tercih ederdi ama gerçekte farklı bir şey yapıyor olabilir.)
As If / As Though – Varsayımsal Karşılaştırmalar
“As if” ve “as though” yapıları, gerçek olmayan ya da hayali bir durumu betimlemek için kullanılır.
Örnek:
-
He talks as if he knew everything.
(Her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor ama aslında bilmiyor.) -
She behaves as though she were the boss.
(Patronmuş gibi davranıyor ama aslında patron değil.)
Imagine, What If, Suppose, Supposing – Varsayım ve Hayali Durumlar
Bu yapılar, belirli bir durumun gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi halinde ortaya çıkacak sonuçları ifade etmek için kullanılır. Gelecek veya geçmişle ilgili hayali senaryolar oluşturmak için yaygın olarak kullanılırlar.
Örnek:
-
Imagine you won the lottery. What would you do?
(Bir piyango kazandığını hayal et. Ne yapardın? Burada gerçekleşmemiş ama varsayımsal bir durumu düşünüyoruz.) -
What if we moved to another country?
(Ya başka bir ülkeye taşınsaydık? Bu, düşük olasılıklı veya tamamen hayali bir durumdur.) -
Suppose he didn’t help us. What would we do?
(Diyelim ki bize yardım etmedi. Ne yapardık? Burada olası olmayan bir durumu varsayıyoruz.) -
Supposing you had never met me, how would your life be different?
(Diyelim ki benimle hiç tanışmadın, hayatın nasıl farklı olurdu? Burada geçmişte olabilecek ama gerçekleşmemiş bir durumu ele alıyoruz.)
Bu yapılar, İngilizcede hayali veya düşük olasılıklı durumları ifade etmek için kullanılır. Daha akıcı ve doğal konuşabilmek için bu yapıların kullanımına hakim olmak önemlidir.
